HASAN GÜLÜNAY (FUAT)
1963 yılında Erzincan ilinin Kemah ilçesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Hasan GÜLENAY henüz dokuz yaşındayken, yaşamını sürdürebilmek için İstanbul’daki akrabalarını yanına gelir. Camcı çırağı olarak çalışmaya başlar. Çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle çevresinde sevilen bir kişi olur kısa sürede. On üç yaşına geldiğinde abisiyle birlikte bir camcı dükkanı açar. Ekonomik olarak rahat bir yaşam sürmesine rağmen, çevresindeki yoksulluğu ve geçmişte çektiği yoksulluğun sürekli onu rahatsız etmesi sonucu çevresindekilere yardım ederek onların sorunlarını çözeceği düşüncesine kapılır. Böylece onlara maddi yardıma yönelir. Bu maddi yardım kıskacında boğuşma onun işlerinin bozulmasına ve iflasına neden olur.
İflas ettiği yıllarda yükselen sınıfsal kabarış ve devrimci muhalefet onun öncüyle tanışmasıyla aynı yıllara denk düşer. Sorunların sınıfsal olduğu ve ancak Demokratik Halk Devrimi ile çözülebileceğinin bilincine varır. 1978 yılında öncüyle tanışır ve onun bir sempatizanı olarak bildiri dağıtma, afiş asma vb. faaliyetlerde bulunur. 1980 AFC ’siyle birlikte bağı kopar. Yeni örgütlenmiş ve siyasi olarak geri bir insan olmasına rağmen tüm gayretiyle yeniden bağ kurma çabası içine girer. Tekrar kendi işini kurmuştur. Ekonomik olarak rahattır. Fakat onun tüm çabası mücadele edebilmek için yeniden bağ kurmaktır. Tüm çabasına rağmen bunu başaramaz. Kendini huzurlu hissetmenin yolu olarak aranan devrimcilere barınacak yerler ayarlamak vb. yardımlarda bulunur.
Siyasi yetersizliğine rağmen bildiriler yazıp, sağa-sola atarak bir şeyler yapmaya çalışır. Yerel ve genel seçimlerde kendi yazdığı bildirileri oy pusulası olarak kullanır. Bildirilere imza olarak “Devrimci Şiddet” imzasını atar. Neden TKP/ML değil de “Devrimci Şiddet” imzasını attığı sorulduğunda “Bu bir eylemdir. Ben partinin örgütlü bir neferi değilim. Parti adını kullandığımda doğru olmayacağını düşündüğümden bu yolu seçtim.” şeklinde açıklamasını yapardı.
1983 yılına gelindiğinde yeniden ilişki kurabilmiştir. Fakat işler bir türlü kendi istediği gibi gitmez. Şimdi daha farklı bir çaba içerisine girer. Askeri faaliyette yer alabilme çabasındadır. Bildiri dağıtma, afiş asma vb. faaliyetler ona yeterli gelmez. İktidarın namlunun ucunda olduğunu haykırır ve askeri faaliyet için talepte bulunur. 1987 yılında arzuladığı ilişki olan Halk Ordusu’nun şehir faaliyeti için ilk adımı atmıştır.
Dürüstlüğü ve alçakgönüllülüğüyle çevresinde sevilen ve sayılan Hasan, ailesine oldukça bağlı onları gözünün bebeği gibi koruyan bir devrimciydi.
Türkiye halklarının gelişen devrimci mücadelesini bastıramayan devlet gün geçtikçe daha da pervasızlaşarak yargılı-yargısız infazlar ve gözaltında kaybetmelerle devrimci mücadeleyi kanla boğmaya çalışıyordu.
Hasan, 20.07.1992 günü Tarabya’da ki evinden Sirkeci’ye giderken gözaltına alınır. Gözaltında olduğuna dair aynı dönemde gözaltında olan Erol Çam adlı şahsın Hasan Gülünay’ı Gayrettepe’de gördüğüne dair açıklamalar yapmasına rağmen gözaltında olduğu kabul edilmez. Dürüst, kararlı ve paylaşımcıydı. Bu kararlılığını gözaltındayken de sürdürdü. Bedeller ödenmeden Türkiye halklarının kurtulamayacağının bilincinde olan Hasan yoldaş işkencecileri ininde yenmeyi bildi. Bu şekilde, “Gözaltında Kayıp”ların batıdaki ilklerinden biri olarak ölümsüzler kervanına katıldı.
Mücadelesini, mücadelemize katıp kaldığı yerden devam ediyoruz.