|

HAPİSHANELERDEKİ HAK İHLALLERİNE İLİŞKİN RAPOR VE TALEPLER

GİRİŞ

Hapishaneler dün olduğu gibi bugün de sistem muhaliflerine dönük en vahşi saldırıların yaşandığı, en insanlık dışı uygulamaların gerçekleştiği, tutsakların işkenceye, tecavüze ve dahası ağır silahlarla katledilmesine kadar her türden teslim alma tarz ve yönteminin hayata geçirildiği mekanlardır.

Dünya hapishaneleri ile birlikte, ülkemiz hapishanelerindeki tutsaklara dönük saldırılara da her gün bir yenisi eklenmektedir. 19 Aralık 2000’de yaşanan kanlı operasyonun ardından hayata geçirilen F Tipi Hapishanelerde tecrit altında tutulan, keyfi yaptırımlar dayatılan siyasi tutsakların yaşam koşulları, her geçen gün daha da ağırlaştırılmaya çalışılmaktadır. Yeni Türk Ceza Kanunu ile birlikte, 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren Yeni Ceza İnfaz Yasası, birçok yeni keyfi yaptırımı da içinde barındırmakta ve bunların bir bir hayata geçirilmesine dönük çabalar sürmektedir.

Bilinen bir gerçeklik olarak, sistem halk yığınlarına dönük saldırılarını attırdığında bu saldırıların ilk hedefi her zaman hapishaneler ve buralardaki politik tutsaklar olmuştur. Toplumu sindirme, teslim alma yönünde politikalar her zaman hapishanelerden başlanarak hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu, hem ülkemizde hem de tüm dünyada böyledir.

Ülkemiz gündeminde yakıcılığını hala koruyan F Tipi Hapishane sisteminin hayata geçiriliş biçimi özellikle Latin Amerika ülkelerindeki hapishaneler başlığı olmak üzere, dünyanın birçok yerinde hep aynı kanlı yöntemlerle onlarca, yüzlerce tutsağın vahşice katledilmesiyle birlikte gerçekleşmiştir. Bu süreçler, bu operasyonların yapıldığı ülkelerde emperyalist patentli siyasi ekonomik politikalara geçildiği ya da hız verildiği süreçlerdir.

Bugün sistem tüm dünyada derin bir kriz yaşamaktadır ve bu krizin faturası da yine emekçi halklara çıkarılmaya çalışılmaktadır. Önce ABD Emperyalizmini, ardından ise Avrupa Emperyalizminin yeni anti-terör yasaları çıkarmaya çalışması da yine dünya halklarına dönük son yıllarda artarak süren saldırı dalgasının boyutlanarak sürdüğünün ve süreceğinin göstergeleridir. Türkiye’de 19 Aralık 2000 tarihinde aynı anda 20 hapishanede “Hayata Dönüş” adı altında gerçekleşen katliamla açılan F Tipleri, egemenlerin hapishane politikasının neyi hedeflediğinin en dolaysız ifadesidir.

Dokuz yıldır F Tipi Tecrit Hücrelerinde, insanlık dışı tretman uygulamalarına karşı içeride ve dışarıda direniş sürüyor. Hak ihlalleri boyutlanarak artıyor. Ekte sunduğumuz Hak İhlalleri ve Türkiye hapishanelerindeki baskılara her gün bir yenisi eklenmektedir. Bu uygulamaların sorumlusu hükümet ve bir bütün olarak sistemdir. Bizler, tutsak aileleri olarak bu gerçekleri kamuoyunun gündemine sokmakta ısrarlı olacağımızı ve bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

R A P O R

Tekirdağ 1 ve 2 No’lu ve Edirne F Tipi Cezaevleri ile Gebze cezaevlerine ilişkin rapor aşağıda ileteceğimiz soruların tutsaklara yöneltilmesi ve alınan yanıtlarla oluşturulmuştur.

Bakırköy, Metris ve Maltepe Cezaevlerine ilişkin rapor ise buradaki adli tutuklu ve siyasi tutsaklarla yapılan görüşmelerle hazırlanmıştır.

TEKİRDAĞ 1 NO’LU F TİPİ HAPİSHANESİ

SOHBET HAKKI

Adalet Bakanlığı’nın 45/1 Sayılı Genelgesi uygulanmıyor. Tutsaklar bir ya da üç kişilik hücrelerde birbirlerinden yalıtılmış bir halde, sosyal alanlara çıkma hakkı tanınmadan ağır tecrit koşullarında yaşıyorlar.

SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA

* Revire çıkma talebinde bulunulduktan 1 gün sonra çıkılıyor.

* Cezaevi doktoru her zaman bulunmuyor.

* Sağlık personeli yetersiz. Tıp eğitimine uygun davranılmıyor.

* Gerekli ve yeterli ilaç veriliyor.

* Diğer tedavi imkânları yeterince sağlanmıyor.

* Tam teşekkülü hastaneye sevk edilme koşulları oldukça yetersiz. Genellikle sağlanmıyor.

* Doktora ve hastanelere götürülürken kelepçeler çıkarılmıyor.

* Genel periyodik sağlık taraması yapılmıyor.

DİSİPLİN VE CEZALANDIRMA

* Disiplin cezaları:

Kapalı, açık görüş yasağı, iletişim yasağı, hücre cezası, sosyal ve kültürel etkinliklerden alınan cezaların hepsi uygulanıyor.

* Disiplin cezalarının verilmesinde dayanak deliller; gardiyanların tuttuğu tutanaklardan oluşuyor.

* Tutsaklar hakkında yürütülen bir soruşturma da lehte delil toplama ve savunma imkânı hiç yok.

ARAMALAR

*Ayakkabı ve üst araması sıklıkla yapılıyor. Özellikle ayakkabı birden fazla kez ve zorla çıkartılıyor.

* Yapılan aramalar insan onuruna yakışır şekilde değil.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİN DIŞ DÜNYA İLE İLİŞKİLERİ

* Mektuplar engelleniyor.

* Mektuplarda kaybetme olmuyor fakat el koyma, karalama ve imha sıklıkla oluyor.

* Ayda en az 1 olmak üzere çoğunlukla da 4–5 tane mektup engelleniyor.

* Ziyaretlerde bazen disiplin cezaları nedeniyle hiç açık görüş yapılmıyor. 1 yıl boyunca hiç açık görüş yapılmadığı oluyor. En iyi olasılıkla da 1-2 kez açık görüş yapılıyor.

* Ziyaretler; disiplin cezaları ve iyi hal olmadığı gerekçesi ile engelleniyor.

* Yakınlar dışında üç kişiyle görüşme hakkı kullanılabiliyor.

* Telefon hakkı kullanılıyor.

* Kürtçe telefon görüşmelerinde ve görüşlerde görüşler engelleniyor.

* Telefon hakkı ayda 4 kez kullanılıyor.

* İsme gelen ve gönderilen yayınlara (kitap, gazetelere) sürekli el konuluyor. “Hapishanenin güvenliğini bozduğu”, “Türkçe dışında bir dil olduğu” gerekçesi ile.

* Ayda ortalama 5-6 yayın engelleniyor.

ŞİKÂYETLER

* Şikâyet hakkı kullanılamıyor. Verilen dilekçelerin kayıt numaraları başvuruda bulunan kişiye bildirilmiyor. Tutsaklar çoğu zaman bu dilekçelerin işleme konmadığını düşünüyor.

Kayda giren şikâyetler etkin bir şekilde soruşturulmuyor. Matbu ve gerekçesiz kararlarla başvurular hakkında takipsizlik kararı veriliyor.

* Şikâyet sonrası her zaman karşı soruşturma başlatılıyor.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

* İşkence ve kötü muamele değişik nedenlerle ve yılda birden fazla kereler yaşanıyor. Fiziki, psikolojik ve revire giderken, nakil esnasında.

* Yapılan işkence ve kötü muameleden kaynaklı şikâyette bulunuluyor.

* Şikâyet sonrası şikayette bulunan kişi baskı görüyor. Şikâyet edilenler hakkında dava davalar açılıyor fakat genellikle beraat kararı veriliyor. Şikayette bulunan ise bu işlem nedeniyle “hakaret”ten ceza alıyor.

* Hapishane yaşantısı içerisinde en temel sorun, tecrit.

* Son günlerde gündeme gelen yaş sınırlaması uygulamaya geçirildi. Ayrıca tutuklu ve hükümlü ayrımı yapıldı. Bu uygulama hakkında, sadece genelgeye dayandığı konusunda bilgilendirme yapıldı.

TEKİRDAĞ 2 NO’LU F TİPİ HAPİSHANESİ

SOHBET HAKKI

Adalet Bakanlığı’nın 45/1 Sayılı Genelgesi uygulanmıyor. Tutsaklar bir ya da üç kişilik hücrelerde birbirlerinden yalıtılmış bir halde, sosyal alanlara çıkma hakkı tanınmadan ağır tecrit koşullarında yaşıyorlar.

SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA

* Revire çıkmak için dilekçeli talepte bulunulduğu gün hemen çıkılıyor.

* Cezaevi doktoru her zaman bulunuyor.

* Sağlık personeli genel olarak yetersiz. Bazı doktorlarca ve bazı durumlarda tıp eğitimine uygun davranılıyor.

* Gerekli ve yeterli ilaç veriliyor. Fakat geç veriliyor.

* Diğer tedavi imkânları hiç sağlanmıyor.

* Tam teşekkülü hastaneye sevk edilme koşulları bazen oluyor. Fakat geç götürülüyorlar ve gitmek zaman alıyor.

* Doktora ve hastanelere götürülürken kelepçeler çıkarılıyor.

* Genel periyodik sağlık taraması;

Hepatit B ve verem hastalıklarında yılda 1 kez sağlık taraması yapılıyor.

Diş kontrolleri ise her hafta Salı ve Perşembe günüdür.

* Tedavileri süren tutsakların kullandıkları ilaçlar hücre kapılarının önüne yerleştirilen ilaç kutularına konularak bundan sonra ilaçların idare personelince verileceği söylenmektedir. Tutsaklar bu uygulamayı kabul etmemektedir.

DİSİPLİN VE CEZALANDIRMA

* Disiplin cezaları:

Kapalı, açık görüş yasağı, iletişim yasağı, hücre cezası, sosyal ve kültürel etkinliklerden alınan cezaların hepsi uygulanıyor. Yılda en az 2 kez.

* Disiplin cezalarının verilmesinde dayanak deliller; gardiyanların tuttuğu tutanaklar. Tutanaklarda suçlama genellikle “örgütsel eylem” iddiasına ve kuruma yönelik eleştirilere dayanıyor.

* Tutsağın hakkında yürütülen bir soruşturma da lehte delil toplama ve savunma imkânı hiç yok.

ARAMALAR

* Ayakkabı ve üst araması sıklıkla yapılıyor. Genellikle de zorlama oluyor.

* Yapılan aramalar insan onuruna yakışır şekilde değil.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİN DIŞ DÜNYA İLE İLİŞKİLERİ

* Mektuplar engelleniyor.

* Taahhütlü yollanmayan mektuplar genellikle kayboluyor.

* Mektuplarda kaybetme, el koyma, karalama ve imha sıklıkla oluyor.

* Mektuplarda engelleme oluyor. Genellikle de 15 gün geç veriliyor.

* Ziyaretlerde bazen disiplin cezaları nedeniyle hiç açık görüş yapılmıyor. 1 yıl boyunca hiç açık görüş yapılmadığı oluyor. En iyi olasılıkla da 1-2 kez açık görüş yapılıyor. Yılda 1 kez açık, 3 ayda bir de kapalı görüş yapılıyor.

* Ziyaretler; disiplin cezaları ve iyi hal olmadığı gerekçesi ile engelleniyor.

* Yakınlar dışında üç kişiyle görüşme hakkı kullanılabiliyor.

* Telefon hakkı kullanılıyor.

* Kürtçe telefon görüşmelerinde ve görüşlerde görüşler engelleniyor.

* Telefon hakkı ayda 4 kez kullanılıyor.

* İsme gelen ve gönderilen yayınlara (kitap, gazetelere) el koyma oluyor. Genellikle “örgütsel propaganda” gerekçesi ile.

* Engellenen yayınlardan ayda ortalama 5-6 yayın engelleniyor. Engellemenin gerekçesi politik gündemlere göre değişiyor. Bazı dönemlerde hiç verilmiyor.

ŞİKÂYETLER

* Şikâyet hakkı kullanılamıyor. Verilen dilekçelerin kayıt numaraları başvuruda bulunan kişiye bildirilmiyor. Tutsakların çoğu zaman bu dilekçelerin işleme konmadığını düşünüyor. Dilekçelere genellikle hiçbir yanıt gelmiyor. Kayda giren şikâyet sonrası etkin soruşturma yapılmıyor. Matbu ve gerekçesiz kararlarla başvurular hakkında takipsizlik kararı veriliyor.

* Şikâyet sonrası her zaman karşı soruşturma başlatılıyor.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

* İşkence ve kötü muamele değişik nedenlerle ve yılda birden fazla kereler yaşanıyor. Fiziki, psikolojik ve revire giderken, nakil esnasında.

* Yapılan işkence ve kötü muameleden kaynaklı şikâyette bulunuluyor.

* Şikâyet sonrası şikayette bulunan kişi baskı görüyor. Şikâyet edilenler hakkında dava davalar açılıyor fakat genellikle beraat kararı veriliyor. Şikayette bulunan ise ceza alıyor.

* Hapishane yaşantısı içerisinde en temel sorun; sohbet hakkının uygulanmaması ve mektupların sürekli engellenmesi.

GEBZE M TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

SOHBET HAKKI

Adalet Bakanlığı’nın 45/1 Sayılı Genelgesi uygulanıyor.

SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA

* Revire çıkmak için dilekçeli talepte bulunulduğu gün çıkılıyor. Haftada 3 gün çıkılabiliyor.

* Cezaevi doktoru haftanın 3 günü kurumda bulunuyor.

* Sağlık personeli genel olarak yetersiz fakat tıp eğitimine uygun davranılıyor.

* Gerekli ve yeterli ilaç veriliyor.

* Diğer tedavi imkânları sağlanıyor.

* Tam teşekkülü hastaneye sevk edilme koşulları var. Fakat zaman zaman sorunlar oluyor. Tedavinin gerektirdiği zamanda sevk çıkmıyor. Hastane randevusunun alınmamış olması gerekçe gösteriliyor.

* Doktora ve hastanelere götürülürken kelepçeler çıkarılmıyor. Muayene sırasında çıkarılıyor. Fakat muayene de askerin içerde kalması muayeneye engel oluyor.

* Gece ve tatil günlerinde sağlık görevlisi olmuyor. Acil durumlarda doktora ulaşılabilirse geliyor. Durum acil ise ve sevk yapılabilecekse 112 geliyor.

* Genel periyodik sağlık taraması yapılmıyor.

Sadece Hepatit B aşısı genel olarak yapıldı ve ciğer filmleri çekildi.

DİSİPLİN VE CEZALANDIRMA

* Disiplin cezaları:

Açık görüş yasağı, iletişim yasağı, sosyal ve kültürel etkinliklere çıkmama cezaları uygulanıyor. Ayda en az bu cezalardan birkaçı veriliyor.

* Disiplin cezalarının verilmesinde dayanak deliller; gardiyanların tek yanlı tutanakları. Ayrıca açlık grevinde olduğumuzu bildiren kendi dilekçelerimiz de cezalandırmanın gerekçesi yapılıyor. Kapı dövme de cezanın gerekçeleri arasında.

* Tutsağın hakkında yürütülen bir soruşturma da lehte delil toplama ve savunma imkânı hiç yok.

ARAMALAR

* Ayakkabı ve üst aramasında sorun yok.

* Yapılan aramalar da insan onuruna aykırı bir durum yok. Fakat dışardan gelen sevklerde sorun oluyor.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİN DIŞ DÜNYA İLE İLİŞKİLERİ

* Mektuplar engelleniyor.

* Mektuplarda kaybetme, karalama ve imha sıklıkla oluyor.

*Yılda bir kaç mektup engelleniyor.

*Yılda 3 açık ve 1 kapalı görüşü düzenli yapabiliyorlar.

* Ziyaretler engellenmiyor.

*Yakınlar dışında üç kişiyle görüşme hakkı kullanılabiliyor. Fakat görüşçüleri değiştirmek sorunlu.

*Kürtçe telefon görüşmelerinde ve görüşlerde sorun olmuyor.

*Telefon hakkı ayda 4 kez kullanılıyor.

*İsme gelen ve gönderilen yayınlarda (kitap, gazetelere) hakkında toplatma kararı bulunanlara el konuluyor.

* Özgür Halk dergisi toplatma kararı olduğu gerekçesi ile hiç verilmiyor.

* İdarenin vermesi gereken temizlik malzemeleri verilmiyor.

* Elektrik parası tutsaklardan alınıyor.

* Koğuşların su saatleri ayrıldı. Bu konu ile ilgili bir açıklama yapılmadı ama bir limit üzeri kullanım halinde ücretlendirme sistemine geçilmesi planlanıyor sanıyoruz.

ŞİKÂYETLER

*Şikâyet hakkı sadece dilekçelerle sınırlı kalıyor. Biçimsel bir inceleme yapılıyor. Şu ana kadar bu şikayetlere bağlı olarak açılan dava da olmadı. Takipsizlikle sonuçlanıyor.

* Şikâyet sonrası karşı soruşturma olmuyor.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

* İşkence ve kötü muamele olmuyor. Geçtiğimiz sene 1 kez adli tutukluların saldırısı oldu.

* Saldırıya ilişkin şikayette bulunuldu fakat dava açılmadı.

EDİRNE F TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

SOHBET HAKKI

Adalet Bakanlığı’nın 45/1 Sayılı Genelgesi uygulanmıyor. Tutsaklar bir ya da üç kişilik hücrelerde birbirlerinden yalıtılmış bir halde, sosyal alanlara çıkma hakkı tanınmadan ağır tecrit koşullarında yaşıyorlar.

SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMA

*Revire dilekçeli talepte bulunulduğu gün ya da ertesi gün çıkılıyor.

*Cezaevi doktoru her zaman bulunmuyor.

*Sağlık personeli genel olarak yetersiz. Tıp eğitimine uygun davranılmıyor. Hızlı ve yüzeysel muayene yapılıyor. Hasta ile ilişki kurulmuyor.

*Gerekli ve yeterli ilaç verilmiyor. “Eşdeğer ilaç” uygulaması var.

*Diğer tedavi imkânları hiç sağlanmıyor.

*Tam teşekkülü hastaneye sevk edilme koşulları oldukça sorunlu ve bazı haller dışında neredeyse imkansız.

*Doktora ve hastanelere götürülürken kelepçeler çıkarılmıyor. Sadece muayene bakımından zorunlu hallerde çıkarılıyor.

*Genel periyodik sağlık taraması yapılmıyor.

Şu anda cezaevinde veremli bir hasta var. Verem taraması isteğe rağmen yapılmıyor.

DİSİPLİN VE CEZALANDIRMA

*Disiplin cezaları:

Kapalı, açık görüş yasağı, iletişim yasağı, hücre cezası, sosyal ve kültürel etkinliklerden alınan cezaların hepsi uygulanıyor. Ayda en az bu cezalardan birisi veriliyor.

* Disiplin cezalarının verilmesinde dayanak deliller; gardiyanların tek yanlı tutanakları.

* Tutsağın hakkında yürütülen bir soruşturmada lehte delil toplama ve savunma imkânı hiç yok.

ARAMALAR

*Ayakkabı ve üst araması sık yapılıyor. Hücrenin kapısında, görüş kabininin girişinde ve çıkışında arama yapılıyor. Detektör araması sırasında fermuar sinyal verdi diye pantolon çıkartılmasının istendiği oluyor. Keyfi arama nedeniyle hücreden çıkılan her durumda ayakkabısız çıkılıyor. Çorap ile çıkıldığında dahi detektör araması yapılmak isteniyor.

* Yapılan aramalar insan onuruna yakışır şekilde değil.

TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİN DIŞ DÜNYA İLE İLİŞKİLERİ

* Mektuplar engelleniyor.

* Taahhütlü yollanmayan mektuplar genellikle kayboluyor.

* Mektuplarda kaybetme, el koyma, karalama ve imha sıklıkla oluyor.

* Ayda en az 1 mektup engelleniyor.

* Kapalı görüş daha rahat. Ziyaretlerde bazen disiplin cezaları nedeniyle hiç açık görüş yapılmıyor. 1 yıl boyunca hiç açık görüş yapılmadığı oluyor. En iyi olasılıkla da 6-7 kez açık görüş yapılıyor.

* Ziyaretler; disiplin cezaları ve anadilde konuşma gerekçesi ile engelleniyor.

*Yakınlar dışında üç kişiyle görüşme hakkı kullanılabiliyor. Fakat cezaevine girişten itibaren 3 görüşçünün isimlerini 10 gün içinde bildirme zorunluluğu var. Bu da hak gaspına yol açıyor.

* Telefon görüşmelerinde ve yüz yüze görüşlerde Kürtçe konuşma engelleniyor.

*Telefon hakkı ayda 4 kez kullanılıyor.

* İsme gelen ve gönderilen yayınlara (kitap, gazetelere) el koyma oluyor. Genellikle “örgütsel propaganda” ve “cezaevi güvenliğini tehlikeye sokmak” gerekçesi ile.

* Ayda ortalama 3-4 yayın engelleniyor. Bazı dönemlerde bu sayı daha da artıyor.

ŞİKÂYETLER

*Şikâyet hakkı sadece dilekçelerle sınırlı kalıyor. Biçimsel bir inceleme yapılıyor. Şu ana kadar bu şikayetlere bağlı olarak açılan dava da olmadı.

* Şikâyet sonrası karşı soruşturma olmuyor.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

* İşkence ve kötü muamele değişik nedenlerle ve yılda birden fazla kereler yaşanıyor. Fiziki, psikolojik ve revire giderken, nakil esnasında.

* Yapılan işkence ve kötü muameleden kaynaklı şikâyette bulunuluyor. Fakat her durumda takipsizlik kararı ile dosyalar kapatılıyor.

* Şikâyet sonrası şikayette bulunan kişi genellikle baskı görmüyor.

* Hapishane yaşantısı içerisinde en temel sorun; tecrit, sohbet hakkının uygulanmaması, anadil yasağı, arama keyfilikleri, yayın el koyma kararları, yemek, temiz su.

* Tekirdağ 1 No’lu da ilk olarak uygulandı bilinen: tutuklu ve hükümlü ayrımı 2008 yılından itibaren Edirne’de de uygulanmaya başlandı. Yaş sınırlaması uygulaması da hayata geçirildi. Bunun için yönetmelik gerekçe gösterildi.

BAKIRKÖY KADIN KAPALI CEZAEVİ

İlk açıldığı zaman mahpus sayısı 500 civarında mahpus barındıran Bakırköy Kapalı Kadın Hapishanesi’nde halen 900’ün üzerinde tutuklu ve hükümlü kalmaktadır.

Hapishanede koğuşlar 24 kişilik olmasına rağmen aşırı doluluk nedeniyle bu sayı adli mahpusların bulunduğu koğuşlarda 35’e çıkabiliyor.

Siyasi tutsaklara ait üç koğuş bulunmaktadır.

PERSONEL EKSİKLİĞİ

Cezaevinde büyük bir personel açığı var. İdare Adalet Bakanlığı’ndan 50 infaz memuru talep etmiş. Ancak buna aylardır olumlu bir yanıt verilmemiş. Avukat görüş mahalli sayısı yeterli olduğu halde bunların çoğu personel yetersizliği nedeniyle kapalı duruyor. Avukatlar müvekkilleri ile görüşebilmek için uzun süre bekliyor ya da meslektaşları görüşebilsin diye kendi görüşmelerini gerekenden daha kısa tutabiliyor. Personel eksikliği cezaevinin diğer işlerini de aksatıyor.

SAĞLIK

Cezaevinde sadece bir psikolog, bir doktor bulunmaktadır. Revire çıkışlarda ve doktorla ilişkilerde bir sorun yaşanmıyor, ancak hastaneye sevkler araç ve personel eksikliği nedeniyle aylar sonraya bırakılabiliyor. Hazine ALÇI isimli bir tutsağın bacağındaki platinlerin değişmesi gerektiği halde araç yokluğu nedeniyle uzun süredir hastaneye götürülmediği ifade ediliyor.

Hastanelerdeki muayenelerde askerlerin muayene odasına girmek istemesi büyük sorun yaratıyor. Öyle ki kadın hastalıkları ile ilgili sevklerde bile askerler doktor odasına girmek istiyor. Bu nedenle muayene yapılmadan dönüldüğü durumlar söz konusu. Bu anlarda doktorların tavırları önemli. Doktorlar hasta doktor ilişkisi gizliliği nedeniyle tavır aldığında askerler oda dışına çıkarak güvenliği sağlıyor, ancak doktorların bu gizliliğe ve hasta haklarına riayet etmediği durumlarda sorun çözümü daha güç oluyor ya da olmuyor. Asker ekibinin komutanlarının tavrı da bu konuda önemli. Kimi komutanlar hasta haklarına daha saygılı yaklaşabiliyor.

Cezaevinde özellikle adli tutuklular arasında psikolojik sorunlar bulunmaktadır. Cezaevinin açıldığı bir buçuk yıllık süre içinde 5 adli tutuklunun intihar ettiği söyleniyor. Bu bilgi basından gizlenmiş, ancak tutuklular bu durumun personel tarafından kendilerine söylendiğini ifade ediyorlar.

Banyo ve temizlik için sıcak su veriliyor, bu konuda problem olmadığı söyleniyor.

ARAMALAR

Tutsaklar koğuşlarından çıkışlarında ve dönüşlerinde dört sefer aramaya tabi tutulmak istenmeleri sorun yaratıyor. Daha önce iki olan bu arama son dönemde dörde çıkarılmak isteniyor. Bu nedenle idare ile tutsaklar arasında gerilim yaşanıyor. Son olarak Elif YAŞ isimli kalp hastası mahpus arama dayatması nedeniyle hastaneye götürülmemiş.

KELEPÇE

Tutsaklar cezaevi dışına sevklerinde bir kelepçe ile diğer mahpuslara bağlanmak isteniyor. Daha önce her tutsağın elleri önden kelepçelenirken yeni uygulama ile mahpuslar ikişer ikişer birbirlerine bağlanmak isteniyor.

Tutsaklar bu durumun insan onuruna aykırı olduğunu bildirerek karşı çıkıyorlar. Ayrıca adli tutukluların kimi durumlarda kışkırtmalar nedeniyle bağlı olduğu siyasi tutsaklara saldırabilmeleri de söz konusu.

En son olayda Sema GÜL isimli siyasi tutsak bir başka tutukluya kelepçe ile bağlanmak istenmesine karşı çıkınca hem askerlerin hem de bağlı bulunduğu adli tutuklunun saldırısına maruz kalmış. Tutsak bu konuda suç duyurusunda bulunmuş.

Bu konuda en son idare gerilim çıkmaması için bu uygulamaya şimdilik ara verdiklerini söylemişler.

KİTAP – DERGİ – GAZETE

Toplatılmayan yayınlar tutsaklara veriliyor. Bu konuda genel olarak bir sorun bulunmuyor. Ancak bir iki olumsuz olayın yaşandığı da bildirildi. Örneğin Kemal TAHİR’in bir kitabı toplatılma kararı olmamasına rağmen verilmemiş.

Ancak tutsakların bulundukları yerlerde istedikleri kadar kitap bulundurabileceği yasal olarak mümkünken idare son olarak sayısının fazla olduğunu gerekçe göstererek kitapları tutsaklardan geri istemiş. Bunları uygun sayılarda tekrar kendilerine vereceklerini söylemişler. Ancak henüz böyle bir uygulama başlatılmamış. Tutsaklar bunun yasal olmadığını belirterek uygulamaya geçilmek istenmesi halinde karşı çıkacaklarını belirtiyorlar.

POSTA, KOLİ GÖNDERİMİ – ALIMI, KANTİN MALZEMELERİ

Tutsaklar postalarının oldukça geç gönderildiğinden ve kendilerine verildiğinden yakınıyorlar. İki günde yerine ulaşması gereken fakslar en erken bir haftada yerine gidiyor. APS mektuplar da iki hafta sonra alıcısına verilebiliyor. İade taahhütlü postaların yerine ulaşması ize bir ayı bulabiliyor. Ender olarak mektuplar zamanında yerine ulaşıyor. Cezaevi idaresi Bahçelievler postanesinin durumdan sorumlu olduğunu bildirmiş. Tutsakların bu konuda yaptıkları suç duyurusu ise postane görevlilerinin bir kusuru olmadığı gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlanmış. Sorunun idareden kaynaklandığı düşünülüyor.

Tutsakların haftada bir gün APS – Faks, iki gün de mektup gönderme hakları bulunuyor. Acil bir bildirimde bulunmak isteyen bir tutsak bu nedenle bir hafta sonrasını beklemek zorunda.

Tutsaklara gönderilen koliler tutsakların önünde açılmıyor. Koli listesi de bulunmadığından tutsaklara gönderilen kolilerin ya da içindeki eşyaların kaybolduğu yönünde iddialar mevcut. En son Özgür ELİTEMİZ isimli tutsağa gönderilen kolideki eşyaların pantolon hariç kaybolduğu ifade edildi.

Tutsaklara koli ile kırtasiye malzemeleri gönderilmesi uygulamasına son verilmiş. Bu malzemelerin kantinden alınması isteniyor. Kantinde ise bu malzemeler şu anda yok, temin edildiğinde de diğer ürünlerde olduğu gibi kalitesiz olacağı beklentisi mevcut.

Tutsaklar diğer cezaevlerinde olduğu gibi çiçeklerden uzak tutuluyor. Koli ya da mektuplarda gönderilen kuru ya da taze çiçekler tutsaklara kesinlikle verilmiyor.

Kantindeki ürünler kalitesiz ve pahalı. İyi markalar bulunmasına rağmen ürünlerin kalitesiz çıkması sahte ürün kullanıldığı şüphesini doğuruyor. Bir çok ürün kantinde bulunmuyor. Geldiği zaman da alışveriş günü geçtiğinden bir hafta sonrası bekleniyor. Bu sefer yine ürün kalmayabiliyor.

BESLENME

Verilen yiyeceklerin normal olduğu söyleniyor. İçme suyu parayla idareden alınıyor.

TELEFONLA GÖRÜŞ

Telefonla görüş hakkına riayet ediliyor.

İDARE MAHPUS İLİŞKİSİ

İdare adli tutsaklarla ayda bir temsilcileri aracılığıyla toplu görüşme yaptığı halde siyasi tutsaklar bu görüşmelerden uzak tutuluyor.

GÖRÜŞ HAKKI

Personel eksikliği nedeniyle avukat görüşlerinde tutsak ve avukatlar uzun süre bekleyebiliyor

Görüşçüler de tutsak yakınlarıyla görüşebilmek için saatlerce cezaevinde bekleyebiliyorlar. Kimi zaman bu süre 4-5 saati bulabiliyor.

Görüşler en çok 50 dakika sürüyor. Çoğu kez bu süre 30-35 dakika olarak gerçekleşiyor.

Aramalarda tutsak yakınları sık olmasa da kimi zaman taciz boyutuna varan uygulamalara maruz kalabiliyorlar.

Kürtçe konuşmalara müdahale yok. İlk dönemlerde varmış.

Açık görüşler geniş bir masa etrafında yapılıyor. Tutsaklar ve yakınları diğer cezaevlerinin aksine yan yana getirilmiyor. Bu da açık görüşten beklenebilecek yakınlaşmanın kısıtlanmasına neden oluyor.

Tutsaklardan, diğer cezaevlerinde olduğu gibi, görüşecekleri 3 arkadaşlarını 10 gün içinde seçmeleri isteniyor. 10 günden sonra bu hak engelleniyor. Bu durum yasaya açıkça aykırı.

MALTEPE ÇOCUK CEZAEVİ RAPORU

Hapishanede yatan tutsaklar, aileleri ve kurum görevlileri ile yapılan görüşmeler neticesinde aşağıdaki sonuçlara varıldı.

ŞİDDET UYGULAMALARI

Maltepe Çocuk Cezaevi Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi’ndeki çocukların buraya taşınması üzerine geçtiğimiz yıl faaliyete açılmış bir infaz kurumudur.

Bayrampaşa Cezaevi’nde 100-150 kişilik koğuşlarda kalan çocuk tutsaklar bu cezaevinde azami 27 kişilik koğuşlarda kalmakta.

Çocuklar Bayrampaşa’da en çok koğuş mümessillerinin gerçekleştirdiği şiddetin bu cezaevinde yaşanmıyor olmasından dolayı bir rahatlık yaşadıklarını belirtiyorlar.

Bayrampaşa Cezaevi’nde sayının kalabalık olmasından kaynaklı olarak koğuş düzeninin koğuş mümessili olan, ancak koğuş ağası gibi davranan çocuklar tarafından sağlandığını ve bu kişilerin diğer tutsaklara şiddet uyguladığını, Maltepe Cezaevi’nde ise bu uygulamanın büyük oranda azaldığını belirtiyorlar.

Ancak yine de çocukların birbirlerine karşı maddi manevi şiddet uygulamaları son bulmuş değil. Yaşanılan olumsuz psikolojik koşullar nedeniyle çocuklar arasında kavga sık sık çıkabiliyor ve birbirlerine karşı şiddet uygulamaları söz konusu oluyor.

İnfaz memurlarının çocuklara yönelik şiddeti ise anlatılanlar ve bir bütün olarak edindiğimiz izlenim çerçevesinde münferit olarak değerlendirilebilecek, istisnai boyutta bulunmamaktadır.

Plastik su boruları ile ele vurma, falaka, tekme, tokat bize bildirilen şiddet uygulamaları arasında bulunuyor.

Şiddet özellikle çocukların birbirlerine yönelik uyguladıkları şiddet sonrasında infaz memurları tarafından kameraların bulunmadığı müşahede odasında gerçekleştiriliyor. Çocukların uyumsuz davranışlarının şiddetle cezalandırılması da yaşanan bir gerçek.

Çocukların değişik psikolojik sorunlar nedeniyle kendilerini jiletlemesi de onların şiddet görmesi sonucunu doğurabiliyor.

Örnek bir vakada koğuş arkadaşı tarafından tecavüze uğrayan 14 yaşındaki bir çocuk durumu infaz memurlarına anlattığında doğru söyleyip söylemediğinin anlaşılması için falakaya alınabiliyor.

Aynı çocuk cezaevine kabulü sırasında eline iki kere plastik boruyla vurulduğunu ve acısının yarım saat elinden gitmediğini belirtti. Bu çocuk bir arkadaşlarının havalandırmada bulunan tellere tırmanması sonucu 7 kişilik tüm koğuşun sıra dayağından geçirildiğini ifade etti.

Tecavüz girişimine uğrayan bir başka çocuk da olaydan sonra müşahedeye götürülerek 3-4 gardiyanın saldırısına uğramış. Tecavüze yeltenen çocuğun maruz kaldığı şiddetin daha fazla olduğunu düşünüyoruz.

Cezaevi dışına gidip gelmelerde çıplak arama dayatması da şiddetin ayrı bir biçimi durumunda. Bu uygulama daha çok siyasi tutsaklar üzerinde şiddetle uygulanıyor. Adli mahpuslara yönelik bu dayatma siyasi mahpuslara nazaran daha az boyutta.

Siyasi tutsak çocuklara yönelik fiziksel şiddet ise adli tutsaklara oranla daha az gözüküyor.

Cezaevi yönetiminin şiddet uygulamalarını kesin bir dille reddediyor. Olmasına karşılık infaz memurlarının şiddet uygulamaları Bayrampaşa dönemine göre azalmış olmakla birlikte bir gerçek.

CİNSEL TACİZ, İSTİSMAR, TECAVÜZ

Çocukların birbirlerine yönelik cinsel taciz, istismar ve tecavüzleri de yakınılan konular arasında. Yaşı büyük olan ya da fiziksel olarak güçlü olan çocuklar diğerlerine yönelik bu türlü eğilim içinde olabiliyorlar.

Bu vakaların bazıları adliyeye de yansımış durumda.

Ancak yukarıda şiddet bölümünde örneğini verdiğimiz 14 yaşındaki çocuk örneğinde bu olayın üzerin infaz memurları tarafından kapatılmış. Olay çocuğun ailesine de duyurulmamış ve konu adliyeye intikal etmemiş. Çocuğa durumu anlatırsan bütün cezaevi bunu duyar ve rezil olursun, erkek olarak görülmezsin diye telkinlerde bulunularak şikâyeti engellenmiş. Çocuğa olay ile ilgili olarak psikolojik destek de haliyle sağlanmamış durumda.

Benzeri istismar, tecavüz ve bu olayların teşebbüsleri ile karşılaşan çocuklara yönelik psikolojik destek sağlandığına dair bir bilgiye ulaşabilmiş değiliz.

Aynı şekilde taciz ve tecavüzde bulunan çocuklara yönelik şiddet uygulanması rutin bir hal almış görünüyor. Bu çocukların da tedavisi, sosyal rehabilitasyonuna ilişkin bir çalışma bulunmamakta.

YER DEĞİŞTİRME

Çocukların birbirleriyle anlaşamama, koğuşa uyum sağlayamama nedenli yer değiştirme talepleri idare tarafından büyük oranda kabul edilmiyor.

Çocukların kimi dönem bu talepleri bir hakkın istismarı boyutuna varsa da gerçekten uyumsuzluk yaşayanlar ve ortam değiştirme ihtiyacı duyanların bu taleplerinin anlaşılamaması ya da anlaşılmak istenmemesi olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Çocuklar bulundukları koğuşta bunalıma girebiliyor, kendilerini jiletleyebiliyor. Koğuş değiştirmek için bir başka arkadaşına şiddet uygulama ve tecavüz, taciz suçlamasıyla iftira atabiliyor.

Çocukların gerçekten yer değiştirme ihtiyacı duyup duymadıklarının tespiti ve buna göre davranılması gereği çok açık bir sorun olarak duruyor.

SAĞLIK

Cezaevinde kalıcı doktor bulunmamaktadır. Her gün doktor gelse de bu kişiler farklı kurumlardan çağrıldığı için değişmekte. Bu da sağlık sorunlarının takibini güçleştiriyor. Bir doktorun bulunması da ayrı bir yetersizliktir. Tek doktorun bütün sorunlarla baş etmesi mümkün olmuyor. Çocuklar doktorların ilgisizliğinden yakınıyor. Ayakları kırık olan bir çocuk hastanede kendisine her gün pansuman yapılması söylendiği halde on gündür kendisine herhangi bir müdahalede bulunmadığından yakındı. Dış sevkler de geç yapılıyor.

PSİKOLOJİK DESTEK

Cezaevinde iki psikolog bulunmakta. Çocuklar psikologlarla kurdukları ilişkilerden memnunlar. Bu kişilerin kendilerine arkadaş gibi davrandıklarını belirtiyorlar.

Ancak iki psikolog, kendilerinin de ifade ettiği gibi yetersiz bir sayı.

Psikologların her vaka ile ilgilenmeleri mümkün görünmüyor. Bir çok olay ve sorun haliyle atlanıyor ve çözüm bulunamıyor.

Daha özel ve ayrıntılı psikolojik, psikiyatrik tedavi görmesi gereken çocukların tedavisi de sorunlu gözüküyor.

Geçtiğimiz Ağustos ayında Umut BAYRAM isimli çocuğun intihar vakası da psikolojik destek eksikliğinin açık bir göstergesi.

Konuyla ilgili soruşturma halen Kartal Cumhuriyet Savcılığı’nca sürdürülmekte.

SOSYAL ORTAMLAR - KURSLAR

Çocuklar iki haftada bir sinemaya çıkarılıyor. Yine aynı periyotla spor alanlarına çıkıyorlar.

Berberlik ve okuma yazma kursu gibi kurslar zaman zaman açılsa da sayı ve süre olarak bu kurslar yetersiz. Çocukların bu kurslara teşvik edilmeleri gerekiyor.

Kurs sayıları yetersiz. Ortak alanlara çıkış sayısı da oldukça yetersiz. Çocukların daha çok sosyalleşmesi, ortak alanlarda birlikte paylaşım ve üretim içinde bulunmaları gerekir. Bu durum birbirlerine ve kendilerine yönelik şiddeti, cinsel saldırıları da azaltacaktır. Ancak bu konuda bir iyileşme, personel sayısı ile de bağlantılı olarak ufukta gözükmüyor.

METRİS CEZAEVİ

KOĞUŞLARIN YAPISI

Metris Cezaevi’nde adli mahpuslar 12’şer kişilik koğuşlarda kalmakta.

Siyasiler ise tek kişilik hücrelerde tutulmakta. Siyasi mahpuslar günde 3 saat, en fazla 6 kişilik gruplar halinde havalandırmaya çıkarılmakta, bunun dışındaki zamanlarını ise hücrelerinde geçirmekteler. Tutsaklar havalandırmada bulundukları sırada kapılar kapandığı için hücrelerine giremiyorlar. Bu nedenle tuvaletlerini bile havalandırmada pet şişelere yapıyorlar. Yağmur yağdığı zaman da ıslanıyorlar.

Siyasi tutsakların kaldıkları hücreler normal olarak adli tutsakların ceza almaları halinde konuldukları tecrit hücreleri.

Siyasi tutsaklar genel olarak hükümlü olup, aslında başka cezaevlerine nakledilmesi gereken kişiler. Bu kişiler yasal olarak ilçe cezaevlerinde kalmayı hak ediyorlar. Ancak burada kalma süreleri 6 ayı, hatta daha fazlasını bulabiliyor.

Siyasi tutsaklara bakanlık emri ile ayrı bir koğuş verilmediği için tecrit altında tutuluyorlar. Siyasi tutsaklar başka cezaevlerine gönderilmiş durumda. Bu nedenle halen bu cezaevinde siyasi tutsak bulunmuyor. Ancak yeni tutuklama ve yakalamalarla yeniden aynı koşulların başlaması muhtemel.

Adli tutuklular kalabalık nedeniyle 12 kişilik koğuşlarda 20 kişi kalabiliyor. Tutuklular yerlere yatak sererek uyuyorlar. Havalandırmalar 40 m2. 20 kişinin aynı anda bu havalandırmayı kullanması oldukça güç.

SOSYAL BİRLİKTELİK

Mevcut uygulama nedeniyle siyasi tutsaklar günde 18 saat tecrit altında tutuluyorlar. Bakanlığın çıkarmış olduğu genelgeye rağmen burada da haftada 10 saatlik görüş hakkı tutsaklara verilmiyor. Son dönemde haftada bir kere 45 dakikalık spor hakkı tanınmış, ancak bu uygulamanın kalıcı olup olmayacağı belli değil. Bakanlığa yapılan şikayetler nedeniyle Metris Cezaevi’nde şu anda siyasi tutsak bulunmamakta. Yeniden siyasi tutsaklar buraya konulduğunda kazanılmış hakların uygulanmama olasılığı büyük.

Adli tutuklulara dönük sosyal faaliyetler az. Az sayıda adli tutuklu kısa sürelerle farklı birimlerde bir araya gelebiliyor. 8-9 aylık süre içinde 3-4 kez spor alanlarına çıkartılmışlar. Son dönemde 15-20 günde bir iki koğuş arasında voleybol maçları yapılıyor. Son bir yıl içinde 1 kez sinemaya çıkartılmışlar.

Cezaevinde konferans salonu, halı saha, spor alanı bulunduğu halde buraları personel yetersizliği gerekçesiyle boş tutuluyor.

KİTAP – DERGİ – GAZETE

Kitaplar tutsaklara veriliyor. Ancak Birgün, Evrensel gibi sol siyasi gazeteler cezaevine alınmıyor. Hücrelerde televizyon yok. Radyo merkezi olarak tek kanaldan yayın yapıyor. Tutsaklar televizyonlarını kendi paraları ile alıyorlar. Son iki aydır tutsaklara kütüphaneden sayım var gerekçesiyle kitap verilmiyor

SAĞLIK

Cezaevinde hafta sonu doktor yok. Gerekli durumlarda tutsaklar hafta başını beklemek zorunda. Hafta içi de doktor muayeneleri yeterli değil.

Siyasiler hücrelerde tek kişi olduğundan bir kriz, bayılma gibi durumlarda idareye haber vermeleri mümkün değil.

Hastaneye sevkler uzun süre alıyor. Son 3-4 aydır bu konuda biraz daha düzelme var. Aynı hafta içinde hastaneye sevk çıkabiliyor.

Sıcak su haftada 2 gün ve yarımşar saat süreyle veriliyor. Sıcak suyun geliş zamanı gecikebiliyor. Adli bölümde ise sıcak su daha yeterli veriliyor.

Koğuşlarda çamaşır makinesi yok. Talep olmasına rağmen verilmiyor. Çarşaflar idare tarafından ayda bir yıkanıyor. Bu da sağlıksız bir ortamın doğmasına neden oluyor.

BESLENME

Yemeklerin yeterli olduğu söyleniyor. Ancak bu durumun 3-4 aydır bu şekilde olduğu ondan önce ise oldukça yetersiz ve kötü yemek verildiği söyleniyor.

Siyasi tutsaklar yemek konusunda şikayetçiler. Bu kişilere olumsuz ayrıcalık tanınıp tanınmadığı noktasında şüphelerimiz mevcut.

Öğlen ve akşam yemekleri bulgur, patates ağırlıklı.

İçme suyu parayla alınıyor.

GÖRÜŞLER

Görüş süresi Metris Cezaevi’nde 30 dakika olarak uygulanıyor. Bu süre oldukça yetersiz. Mevzuata göre 1 saatlik görüşme hakkı bulunmakta. Bu sürenin bile artırılması gerekirken en alt sınırda görüş yaptırılması açık bir hak ihlali durumunda.

İDARE MAHPUS İLİŞKİSİ

Engin ÇEBER olayından önce fiziksel şiddet varmış. Bundan sonra bu uygulama son bulmuş. İdare ile görüş talepleri aynı gün yerine getiriliyor.

SONUÇ

Görüleceği üzere cezaevlerimizdeki sorunlar vahim durumda.

Maltepe Cezaevi’ndeki şiddet olayları ile ilgili İnsan Hakları Derneği’ne yapılan çok sayıda başvuru var. Personel eksikliğinin de getirdiği yetersizlikten kaynaklı olarak çocukların sorunlarına psikolojik durumlarına yeterince hassasiyet gösterilmiyor. Bu cezaevinde çocukların birbirlerine yönelik cinsel taciz ve istismarları, hatta tecavüzleri, cezaevi personelinin uyguladığı şiddet ve taciz önemli bir konu olarak karşımızda durmaktadır.

Adalet Bakanlığı’nın 22 Ocak 2007 tarihli 45-1 no’lu genelgesinde belirtilen haftada 10 saat 10 kişiyi kapsayan görüşlerin yaşama geçirilmemiş olması, F tipi cezaevlerinde başta olmak üzere tutsakların birbirleriyle görüşememeleri, sosyal alanlara çıkamamaları, aile, akraba ve arkadaş görüşlerindeki yetersizlikler tecrit işkencesinin yoğun bir şekilde uygulanmaya devam edildiğini gösteriyor.

Sağlık sorunları cezaevlerinde rahatsız edici boyutlardadır. Kimi cezaevlerinde daha uygun koşullar yaratılmış olsa da tutsaklar cezaevlerindeki sağlık hizmetinden ve hastanelere sevklerden şikayetçiler. Doktor muayenelerinde kelepçeler çıkarılmıyor. Acil ve zorunlu tıbbi müdahaleleler dışında kelepçe çıkarılmadığından ve çoğu zaman doktorun talebine rağmen jandarma kelepçeyi çıkarmadığından, kimi zaman da doktorların bu konudaki mesleki kurallara uygun davranmıyor oluşu nedeniyle tutuklu ve hükümlüler tedavi ve muayene olamıyor.

Mektuplar sansürleniyor, geç veriliyor, kaybediliyor.

Şikayet dilekçeleri, Cumhuriyet savcılıklarına kimi zaman ulaştırılmıyor, kimi zaman da geç ulaştırıldığından Adli Tıp’a sevk ve muayene ile delillerin tesbiti zamanında yapılamıyor. Verilen dilekçeler karşılığında alındı makbuzu, tarih ve sayı verilmediğinden dilekçelerin tutuklu ve hükümlü tarafından takibi mümkün olmuyor.

Anadilde konuşmalar engelleniyor.

En ufak hak arama girişimleri bile disiplin cezaları ile susturulmak isteniyor. İnfaz Hakimlikleri yeterli ve ayrıntılı bir inceleme yapmayıp, birer onay makamı gibi çalıştığından disiplin soruşturmalarında tek başına gardiyanların tuttuğu tutanaklara dayanılarak kararlar veriliyor. Yapılan şikayet başvurularına da başka bir delil incelemesi yapılmaksızın gardiyanların tutanakları esas alınıyor.

Bu tablo karşısında acil taleplerimizi aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

ACİL TALEPLERİMİZ :

  • Cezaevlerindeki TECRİT uygulamasına derhal son verilmelidir. Tutsakların gece uyuma saatleri haricinde gün boyu birlikteliklerinin sağlanması için bir an önce önlemler alınmalıdır. Bunun için ilk başta yetersiz de olsa Adalet Bakanlığı’nın 22 Ocak 2007 tarihli 45-1 no’lu genelgesinde belirtilen haftada 10 saat 10 kişiyi kapsayan görüşler yaşama geçirilmeli, F Tipi Cezaevlerinde ara koridorlardaki 3 kapı açılarak 9 mahpusun gün boyu birlikte olmaları sağlanmalıdır.
  • Tutsakların daha çok sayıda arkadaşlarıyla GÖRÜŞMELERİ sağlanmalı, görüş için belirtilen 3 arkadaş sayısının artırılması ve bu kişilerin değiştirilmelerinin kolaylaştırılması sağlanmalıdır. Tutsağın 3 görüşçü bildirimini 10 günlük süreye tabi tutan uygulama kaldırılmalıdır. 3. derece ile sınırlanan akraba görüşleri ülkemizdeki aile yapısı da dikkate alınarak 5. dereceye çıkarılmalıdır.
  • GÖRÜŞ SÜRELERİ 2 saate çıkarılmalı, bu sürelere titizlikle uyulmalı, görüş hakkının gün boyu geçerli olması sağlanarak uzak yerlerden gelenlerin mağduriyetleri engellenmeli, muhtemel gecikmelerden dolayı hak kaybına imkan verilmemelidir. Görüşlerin esas olarak açık görüş şeklinde yapılması için yasal mevzuatta değişiklikler, cezaevi içi mimari düzenlemeler gündeme alınmalıdır.
    • Ziyaretlerde ve telefon görüşmelerinde tüm tutsaklar ANADİLLERİNDE KONUŞMALARINA izin verilmelidir. Anadilde mektup ve Türkçe dışında diğer dillerde yayın alma hakkı sağlanmalıdır.
    • Telefon hakkı haftada en az iki kez olmalı, acil durumlarda telefon hakkı sağlanmalıdır.
    • SAĞLIK sorunu yaşayan tutsakların hastane sevkleri gecikmeksizin yapılmalı, hayati tehlike altında bulunanların tahliyesi için idari işlemler hızlandırılmalı, mevzuat değişikliği için çalışmalar gerçekleştirilmelidir..
    • Günde 4.- TL olan İAŞE BEDELİ ARTIRILMALI, tutsakların sağlıklı ve yeterli beslenmeleri sağlanmalı, temiz içme suyu parasız olarak verilmelidir.
    • Tutsaklara TEMİZLİK MADDELERİ ücretsiz dağıtılmalı, sıcak su ve temiz içme suyu yeteri miktarda kullanıma sunulmalıdır.
    • Cezaevlerindeki AŞIRI DOLULUK önlenmeli, özellikle adli tutukluların kalabalık koğuşlarda kalmalarına son verilmeli, yeni koğuşlar açılmalıdır.
    • Mahkemelerce toplatması olmayan YAYINLAR herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan tutsaklara verilmelidir.
    • AVUKATLA YAZIŞMALAR, belge, doküman alış verişleri yasa ve hukukun emrettiği gibi denetime tabi olmamalıdır.
    • DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ temelindeki yazışmalar, düşünsel ürünlerdeki sansür, yasaklamalar kaldırılmalı, tutsakların haberleşme hürriyetlerine saygı gösterilmelidir.
    • ARAMALAR insan onuruna uygun bir şekilde yapılmalı, taciz boyutuna varan aramalar kaldırılmalıdır.
    • SEVKLERİN gerçekleştirildiği ringler havalandırılmalı, dışarısının görülebileceği, ancak içerisinin görülemeyeceği geniş pencerelere sahip olmalıdır.
    • Tutsakların AİLELERİNE YAKIN CEZAEVLERİNE SEVKLERİ ücretsiz gerçekleştirilmelidir.
    • Tutsaklarla cezaevi yönetimi düzenli olarak görüşmeli, sorunlar karşılıklı olarak tartışılmalıdır.
    • Sessiz protestoyu bile yasaklayan Ceza İnfaz Yasası ve tüzüğünde ifadesini bulan yasal mevzuat değiştirilmeli, tutsakların demokratik haklarını kullanmaları DİSİPLİN YAPTIRIMLARINA konu edilmekten çıkarılmalıdır.
    • PERSONEL EKSİKLİĞİ giderilmeli, bir takım faaliyetlerin gerçekleştirilmemesine mazeret olarak sunulan bu olumsuzluk ortadan kaldırılmalıdır.
      • Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü cezaevleri konusunda çalışma yapan Demokratik Kitle Örgütleri ile diyalog halinde olmalıdır. Demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinin belirli sürelerde ve acil durumlarda cezaevlerine girişlerinin sağlanması için uygun düzenlemeler yapılmalı, cezaevleri İZLEME KURULLARI aracılığıyla DENETİME açılmalıdır.

PARTİZAN ŞEHİT VE TUTSAK AİLELERİ

Bir cevap yaz