|

Bir seferde Ne ilk ne de son nefer

Bir seferde

Ne ilk ne de son nefer

6 Mayıs, 1972.

Gök karardı. Fermandı elindeki. Bilmedi. Yarı uyanık bir halde yazıldı tarihi. Bir seferdi onunki, kadim zamanlardan gelecek zamanlara eski.

Mayıs 6, 1972.

Kör oldu kuşlar, öldü elindeki. Herkes hissetti. O bilmedi. Bilmeyecek de kendisi. Bir seferdi onunki, yanındakiler tayfa, görünmeyen bir gemi. Ne ilk “Deniz” ne de son nefer “Deniz”di. Bir bir büyüdü yokluğunda kendi. Adı, davası, süregelen bir sevi. Daha da büyüyecek kendisi.

1972, Mayıs’ın 6’sı.

Çekti. Gitti. Gitmek için gelmedi halbuki. Herkesten önce bildi. Babasından ileri, doğacak çocuğundan geri. Bir gün, yenik düşse de nefesi, yenik düşürülse de bedeni, o vazgeçmedi. Yarı uyanık bir halde yazıldı tarihi. Kendi imzaladı en son cümlesini. Ve o meşhur ıslıklarıyla, çekti, gitti.

6 Mayıs 1972.

O temsil ettiği değerlerden ve mücadelesinden soyutlandı. Bir takım halk ve sol düşmanı zihniyet Deniz’i zaten terörist ve marjinal olarak gösterdi. Bir kesim sol ise Deniz’i sahiplenmeye kalktı. Ki, en büyük ihaneti bu kesim işledi. Öyle ki, Deniz’in posterleri açıkça ABD emperyalizminin uşaklığını yapanların eylemlerinde bile taşınabildi. Kısa yaşamını emperyalizmle ve onun içerdeki uzantılarıyla mücadeleye adamış biri için yapılabilecek en büyük ihanetti. Deniz gibi düşünmeyenlerin, Deniz’i sahiplenmesi ne kadar samimiydi?

Yıl 2009. Mayıs’ın 6’sı.

Deniz Gezmiş’i anlamak için O’nun yaşadığı çağı ve O’nu yaratan koşulları iyi anlamak gerekti. Deniz’i yaratan emperyalizmin aslında ta kendisiydi. Emperyalizm ulusları yok etmeye çalışırken karşısında Deniz’i, Che’yi buldu. Bu yüzden, Deniz ne ilk ne de son neferdi. Deniz, görevi devralan bir devrimci bir önderdi. Denizlerin mücadele ettiği gerici düzen aynı tip politikacılarla devam etti. Emperyalizme bağımlılık daha da artarak.

Aradan geçen yıllar, Denizleri unutturmak yerine daha da hatırlanır kıldı. Çünkü aradan geçen uzun yıllarda, Türkiye’nin emperyalizme bağlılığı daha da derinleşti, bu durum, bağımsız, onurlu ve başı dik bir Türkiye özlemini daha da arttırdı. Bugün Deniz’in adı, kişiliği, yaşamı tüm devrimci gençlerin mücadelesine bayrak oldu. Her Türk genci, Deniz Gezmiş’i okuyarak devrimci oldu. Her Türk gencinin yüreğinde bir Deniz seferine çıkmak hayali vardı. Deniz Gezmiş adı “marjinallere” inat efsaneleşti.

Deniz yaptıklarından asla pişman olmamış, eğilip bükülmemiş, af dilememiş, teslim olmamıştı. Güneş 6 Mayıs günü, üç dar ağacına doğmuş fakat gördükleri karşısında yüreği burkularak böyle bir yeryüzünü ısıtmaktan utanmıştı. Deniz olmazsa nasıl hayatta kalırdı canlılar? Başka Denizler vardı, güneş bunu bildiği için yeniden aydınlık yüzünü gösterdi. Ve ‘düşmana inat bir gün daha’ doğdu. Başı dik, gelecek günlerin özgürlüğünde. Son bir defa haykırdılar dünyaya. Devam edin, diye kavgaya. 6 Mayıs günü cellat vurduğunda tahta sehpaya.

Biz adımlarımızı

Kokmuş beyinlerin

Ve korkak yüreklerin iğrenç yaşamlarına değil,

Şehitlerin yolunu ışıtan

Zafer dolu tarihe basıyoruz.

Hayır!

Kan rengi faşist pusularda,

İşkence tezgahlarının

Ve mezar taşlarının başında

Oturup ağlanmayacak;

Yad edip geçmiş günleri

Gelecek güzel günlerin hayaliyle sarhoş olmayacağız.

Çekilen onca çile,

Ölüm ve işkence

Takılmayacak ellerimize.

Bizim türkülerimiz

Yok olup gidene ağıt olmadı

Doğup gelene pranga olmayacak hiç.

Bir bülten okuru

Bir cevap yaz