DEVRİM VE KOMÜNİZM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR
DEVRİM VE KOMÜNİZM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR
Parti ve devrim şehitlerini anma haftasında devrim ve komünizm gibi soylu bir dava uğruna canını ortaya koymaktan çekinmeyen yoldaşlarımızı anıyoruz bir kez daha…
Onları; emperyalizme, feodalizme, komprador kapitalizme ve hür türden gericiliğe karşı yaşamları pahasına sürdürdükleri kavgayı daha da büyütme azmiyle, kararlılığıyla anıyoruz.
Onlar dağların asiliğinde silah çatarak; işkencehanelerin ve zindanların zifiri karanlığını direnişleriyle yenerek; kör pusulara, baskınlara tavizsiz karşılık vererek ölümsüzleştiler.
Onlar onurlu ve başı dik, cellatlarının yüzüne haykırırken son sözlerini, kendi idam sehpalarını yıkarak ölümsüzleştiler.
Onlar işçi direnişlerinin, toprak işgallerinin en önünde, gecekondu direnişlerinin barikatlarında göğüs göğse çarpışarak ölümsüzleştiler.
Kavgamızın ilmek ilmek örülmesine kanıyla canıyla harç olanlar; feda ettikleri yaşamlarıyla dosta ve düşmana zorlu ve çetin yolculuğumuzun zaferle taçlanacağını ilan ettiler.
Dostlar yoldaşlar
“Parti ve devrim şehitleri haftası” bizler için birer yas ve matem zamanı değildir.
Ödediğimiz bedellerin büyüklüğü, yitirdiklerimizin yerlerinin doldurulamazlığı kavgamızın ortaya çıkardığı bir gerçekliktir.
Bu gerçeklik; direnci, kavgası, paylaşımı ve sevgisiyle halkımızın gönlünde yer edinen şehitlerimizin ideallerine bağlılığımızı pekiştirmekte, öfkemizi ve kinimizi sürekli kılmaktadır.
Onları anmanın en belirgin anlamı mücadelenin her alanda geliştirilip büyütülmesi, daha ileri mevzilere taşınmasıdır.
Dostlar yoldaşlar;
Parti ve devrim şehitleri andığımız süreç emperyalizmin ve ülkemiz hakim sınıflarının halk düşmanı politikalarına iyiden iyiye hız kazandırdığı bir süreçle buluşmuştur.
Yaşanan ekonomik kriz emperyalist merkezleri de aşarak tek tek ülkelerde somut bir görünüm kazanmıştır. İşsizliğin ve yoksulluğun kıskacında yaşamak zorunda bırakılan, yoksul kitlelere yığınsal bir şekilde yenileri eklenmektedir. Ülkemiz hakim sınıflarının gerçeği gizleme çabalarına karşın yaşanan krizin ortaya çıkardığı kara tablo giderek belirginleşmekte, halkın yaşamında yoksulluğa ve sefalete dönüşmektedir.
Yaşanan krizle birlikte işini kaybedenlerin sayısı 1 Milyonu aşmışken gerçek işsizlik oranı 7,5 Milyona ulaşmıştır. Yağma ve talan politikaları krizi fırsat belleyen patronlar tarafından her durumda hayata geçirilmektedir. İşçi ve emekçilerin kazanılmış hakları kriz bezirgânlığıyla gasp edilmektedir. Bu saldırılara karşı neredeyse her gün yeni bir direniş, direnenler safında boy göstermektedir. İşçiler; fabrika kapatmalara ve işten çıkarmalara karşı işgaller gerçekleştirirken, gelişen irili ufaklı onlarca direniş Tekel işçilerinin kararlı mücadelesiyle doruk noktasına ulaşmıştır. Önümüzdeki süreç işçi ve emekçilerin artan saldırı ve hak gasplarına karşı mücadelesinin fiili ve meşru direniş çizgisinde daha da militanlaşarak gündeme geleceği bir gerçekliğe sahiptir.
Emperyalist saldırganlığın hedefinde yer alan Afganistan, Irak ve Filistin’de işgal ve saldırılar sürmektedir. ABD destekli İsrail Siyonizm’inin uyguladığı abluka ve ambargo altında direnci ve cesareti tüketilmek istenen Filistin halkı teslim olmayı değil direnerek vatanlarını ve onurlarını korumayı tercih etmektedir.
Aynı katliamcı ve inkârcı politikaların peşinden koşan ülkemiz egemenleri Kürt ulusuna yönelik saldırılarını; katliam, baskı ve işkencelerle, tutuklama ve siyaset yasağıyla sürdürmektedir. İmha ve tasfiyeyi amaçlayan karşı devrimci politikalar değişik versiyonlarıyla devreye sokulmaktadır.
Toplumun bütününe dayatılan hak gaspları hapishanelerde tecrit altında tutulan devrimci ve komünist tutsaklara daha katmerli bir şekilde uygulanmaktadır. Devrimci, demokrat, ilerici ve yurtseverler, baskı altında tutulmakta, işkence altında katledilmekte, sokak ortasında infaz edilerek halka gözdağı verilmektedir.
Faşist Kemalist diktatörlüğün işçi ve emekçilere, halka dönük saldırıları, devrimci ve komünistlere yönelik katletme politikası giderek olağanlaştırılmaktadır.
Böylelikle sosyalizmin yolunu açarak nihai hedefimize ulaştıracak Demokratik Halk Devrimi mücadelesini bitirmeyi amaçlamaktadırlar.
Mustafa Suphi, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkayaların, demokratik halk devrimi mücadelesine kanıyla canıyla harç olmuş binlerce isimsiz kahramanın yere düşürdüğü tohum çoğalmakta, mücadeleyi ezmek isteyenlerin karşısına her gün daha güçlü bir şekilde çıkmaktadır.
Dostlar yoldaşlar
Sınıf mücadeleleri tarihi bizlere, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya yaratma mücadelesinde bedel ödemenin zorunluluğunu işaret etmektedir. Ezen egemen sınıflara karşı mücadelede elde edilen her kazanım bedel ödeme /bedel ödetme diyalektiği üzerine kuruludur.
Demokratik Halk Devrimi mücadelemizin bugünlere ulaştırılmasında, geleceğe taşınmasında şehitlerimizin her biri, sönmeyen birer meşale gibi yolumuzu aydınlatmaktadır.
Şehitlerimizin yaşamında somutlanan baş eğmezliğin, kararlı ve militan bir mücadelenin ışık huzmeleriyle parıldayan meşalemizin elden ele, varılacak yere ulaştırılmasının tek geçerli yolu kavgamızın büyütülmesidir.
İşkencehanelerde, sokak infazlarında, zindanlarda, idamlarda, dağların doruklarında katledilen devrimcileri ve komünistleri anarken inatla kavgalarını sürdüreceğimizi, iz bırakarak gidenlerin izinden yürüyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Devrim ve komünizm şehitleri ölümsüzdür!
Yaşasın halk savaşı
PARTİZAN