|

Hukuksuzluk devam ediyor

Hapishanelerde tecrit, tredman ve hak ihlalleri hız kesmeden devam ediyor.

Hapishaneleri toplumsal muhalefeti sindirmenin bir adresi olarak gören egemenler, bunun için devrimci ve yurtsever tutsaklara dönük saldırı ve hak gasplarını ara vermeden sürdürüyor. Tutsakları siyasi kimliklerinden, düşünce ve ideallerinden koparmak hedefiyle tecrit-tredman politikası yaşama geçirilerek düzene itaat eden kişilikler yaratılmaya çalışılıyor. Öyle ki tutsakların yalnızlaştırılması ve dışarısı ile bağlarının koparılması adına egemenler kendi hukuklarını çiğnemekten de geri durmuyorlar.

Bu uygulamaların bir örneği Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde yaşanmaktadır. Adresleri devlet tarafından bilinen İşçi-Köylü gazetesi eski çalışanları Sema Gül, Arzu Özdemir, Emriye Demirkır ve Özgür Elitemiz “büyük” bir operasyon yapıldığı görüntüsü eşliğinde hukuksuz bir şekilde tutuklandılar. Bu tutum egemenlerin devrimci ve sosyalist basına yönelik düşmanlığını da bir kez daha göstermiştir. Tutsakların İşçi-Köylü gazetesinde çalıştıkları sırada neler yaptığı devlet tarafından zaten bilinmektedir.

Buna rağmen gazetede çalıştıkları süre içinde yürüttükleri devrimci faaliyet gerekçe gösterilerek haklarında çeşitli iddialar ileri sürülmektedir. 31 Ağustos 2009’da da İşçi-köylü gazetesi Kartal Büro çalışanı Suzan Zengin’in evi polis tarafından basılarak gözaltına alındı ve tutuklandı.

İlk operasyondan sonra geçen süre içinde sadece bir defa hâkim karşısına çıkarılan tutsakların savunma hakları ellerinden alınmaya çalışılmaktadır. Suzan Zengin ise dosya hakkındaki gizlilik kararından dolayı neden tutuklandığını henüz bilmemektedir. 5 aydır tutuklu bulunan Suzan Zengin’in duruşma tarihi bile henüz belli değildir. Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan İşçi-Köylü gazetesi eski çalışanları ve Kartal Büro çalışanı Suzan Zengin hapishane idaresinin keyfi, baskıcı ve tutsakların en temel haklarını gasp eden politikası ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Muayene sırasında doktorun ısrarına rağmen dışarı çıkmayan asker tutsakların tedavi haklarını da engellemektedir. Sema Gül, hastane koridorunda gardiyanların keyfi tutumlarına karşı çıktığı için saldırıya uğramıştı. Geçirdiği bir ameliyattan kaynaklı önemli sağlık sorunları bulunan Suzan Zengin’in hastaneye sevk talebine asker henüz hapishane kapısında “nasıl olsa dışarı çıkmayacağım, boşuna gidiyorsun” diyebilmiştir.

İdare ayrıca tutsakların aileleri ile görüş saatlerini ve şeklini de aynı keyfiyetle ele alarak bu haklarını kullanmalarını önemli ölçüde engellemektedir. Görüş sırasında yapılan aramaların hiçbir yasal prosedürü yoktur. Arama biçimi ve arama yapan görevliler her hafta değişmektedir. Yatırılan eşyalar için “kaybolursa karışmayız” denilmektedir. Tutsaklara yatırılan eşyalar herhangi bir kayıt altına alınmadığı için ailelerin bunları takip etme olanağı da bulunmamaktadır. Hapishane idaresinin kitaplara ve sosyalist basına yönelik alerjisi de devam etmektedir. Herhangi bir toplatma kararı bulunmayan yayınlara keyfi bir şekilde el koyulmakta, tutsaklara verilmemektedir.

Eski çalışanlarımız Sema Gül, Arzu Özdemir, Emriye Demirkır ve Özgür Elitemiz’in 26 Ocak tarihinde görülen duruşmasında da “yeni” bir durumla karşılaşmadık. Yurtdışında kaçırma eylemi sonrası istenen fidyenin Türkiye’ye gönderildiği yönlü iddiaların karşısında böyle bir fidyenin alınmadığının söylenmesi bile etkili olmadı ve eski çalışanlarımızın davası 25 Mayıs tarihine ertelendi.

İşçi köylü gazetesi

27.01.2010

Bir cevap yaz